31 Aralık 2009 Perşembe

İSTANBUL KENT ARKEOLOJİSİ

Kent arkeolojisi nedir? Nasıl tanımlayabiliriz.? Bu tanımı yapmadan önce hangi kentin arkeolojisinin tanımı yapacağımız önemlidir.Kent arkeolojisi;kentin geçmişi ile bugününü çeşitli yöntemlerle araştırıp belgelemek,günlük yaşamı içinde koşuşturan kentliye,bu bilgileri iletmektir. Kentin bilinen veya bilinmeyen coğrafyasını,jeolojisini, tarihini,sanatını,mimarisini,sanaayini,ekonomisini,kültürünü,geleneklerini ve bunların üzerindeki değişim ve gelişimlerle varlığı devam eden sanat ve zanaatleri, kentliye aktarmaktır.Bugün İstanbul Arkeoloji Müzeleri tarafından yapılmakta olan;Yenikapı Metro ve Marmaray kazıları birçok yönden,bu tanıma örnek olacaktır.Halen devam etmekte olan kazılarla,şuanda ki bulgulara göre belki de,Marmara’nın deniz olmadan önceki durumunu,bugünkü coğrafyanın denizin doğal olarak veya insan eli ile doldurularak,yaklaşık 500m.ileride yeni kıyı ve kıyıların oluştuğunu görmekteyiz.Bu saptamaların arkeolojik kazıları,muhakkak ki arkeologlar tarafından yapılmalıdır.Verilen örnekte olduğu gibi yeni oluşan bu coğrafya ve topografyanın tespiti,özellikle coğrafyacılar ve jeologlar tarafından incelenerek değerlendirmelidir.Bu durumda ortaya çıkan soruyu cevaplamak gerekir.Kent arkeolojisi sadece arkeologların görevimidir?Bence tek başına arkeologların değerlendirmeleri yaparak kesin sonuçlara varmaları mümkün değildir.Kesinlikle diğer bilim dalları ile ortaklaşa projeler yürütülmelidir.Ancak bireylerin kendi bilim dalları içinde kalarak diğer mesleklere öykünmemeleri gerekmektedir.Örneğin çağımızın yaratıcı ve insanlık için lık vazgeçilemez ilimlerden biri olan mimarlık bilim dalı mensuplarının ,hiçbir zaman arkeologlara özenerek,bugün yaşanan bir çok örnekte olduğu gibi kazı yapmaları veya bu yönde istekli olmaları kent arkeolojisinin yanlışları arasında yer alacaktır.
Kent arkeolojisinde,oluşturulacak bilim heyetlerine öncelikle katılımlsarının sağlanması geren bilim dalları mensuplarını sıralayacak olursak:
1)Arkeologlar ve sanat tarihçiler
2)Mimarlar
3)Jeologlar
4)Coğrafyacılar
5)Antropologlar
6)Arkeozoologlar
7)İnşaat Mühendisleri
8)Çevre Mühendisleri
9)Kent tasarım ve planlamacıları
10)Kimyagerler
11)Fotografçılar
12)Epigraflar
13)Nümismatlar
14)Restoratör ve konservatörler
15)Harita mühendisleri
16)Bilgisayar Mühendisleri daha birçok bilim dalını sayabiliriz.Burada öncelikle kabul etmemiz gereken husus;arkeolog ve sanat tarihçilerinin işi yürütmeleri sırasında,gerekli destek,sözü edilen bilim dallarının kendi işlerinde uzman olarak bağımsız olduğu kadar kesin sonuçlara varabilmek için ekip çalışmasına katılmaları gerekmektedir.Buna bir örnek verirsek;Beyazıt Tavşantaşı kazısını Sanat Tarihçi Necati Erek’le birlikte yürütürken karşı karıya kaldığımız sorun ,ilgili Kültür veTabiat Varlıklarını Koruma.Kurulu kararına istinaden bir pasajın tabanından aşağıya yaklaşık 14 metre kazarak,zemini aşağıda bulunan Bizans dönemine ait bir kısmı ayakta kalmış büyük ebatlı tonozların üstüne çelik direklerle oturtulmaları isteniyordu.Burada iki önemli sorunumuz vardı.1)Direkler tonoza zarar vermeden nasıl taşıyıcı olacaktı.2)En önemli sorun ise güneyde önü açık olan ve yaklaşık 14 metre yükseklikte toprak moloz karışımında meydana gelen kaymaları nasıl önlenecekti.Burada ekibe sayın Prof.Dr.Kaya ÖZGEN’in(İ.T.Ü.Mimarlık Fakültesi,Statik Ana Bilim dalı Başkanı) katılması ile sorun köklü olarak çözülmüştür.Burada kayan moloz yığını önüne imal edilen L şeklinde geçici bir perde duvarı,kazı sonuna kadar güvenle kazı yapmamızı sağlamıştır.Sayın hocamla birkaç kazıda aynı ekipte yer almak bana çalışmalarda
güven vermiştir.Ancak burada yaşamımızı tehlikeye atarak yaptığımız kazılarda ortaya çıkarılan mimari buluntuların,izin alınmadan başkaları tarafından yayınlanması,üzücü olmuştur.
Kent Arkeolojisinin ana amaçlarından en önemlisi;korumaktır.Bu işlevi ise tek başına yerine getirmesi olanaksızdır.Kent korumacılığı için resmi ve sivil kurumlarla çalışma zorunluluğu vardır.bu kurumlardan bazılarını sıralarsak;İllerde veya bölgelerde konuşlanmış olan ,Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesindeki,Kültür ve Tabiat varlıklarını Koruma Kurulları,Müzeler,Restorasyon ve konservasyon Müdürlüğü Çevre Bakanlığı’na bağlı İl Çevre Müdürlükleri,İçişleri Bakanlığı,güvenlik güçleri,İl ve İlçe Belediyeleri,Üniversiteler,Sivil toplum örgütleri,Mesleki örgütleri ,Basın(yazılı veya görsel),Kamuoyu olarak tespit edebiliriz.Burada kurumlarla,kent arkeolojisinin ilişkisini,ortaya koymadan,ortaya çıkan önemli bir soruyu yanıtlamamız gereklidir.Hangi kentin arkeolojisini inceleyeceğiz?Her kentin tarihi ,öyküsü kendine hastır.Bu satırların yazarı,doğup büyüdüğü,havasını soluduğu,sokaklarını adımladığı,içindeki yeni oluşumları izleyip,kayboluşları yaşayan,görülmeyen heyecan ve üzüntülerini yaşayan herkesle birlikte hissettiğim kentin yani İstanbul’un kent Arkeolojisini irdeleyeceğiz.bu açıklamadan sonra kurumların yapısal özellikleri ve işlevlerini sorgulayabiliriz.
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu:Kent Arkeolojisinin olmazsa olmaz kurumudur.Çünkü unvanından da anlaşılacağı gibi,korumayı yapan ve kararları veren kurumdur.Kırsal alanlarda yapılan kazılarda,kararlar genelde üniversite mensubu kazı başkanları ve Kültür ve Turizm Bakanlığı temsilcilerin yetkileri dahilinde alınır.Kentler ve çevresinde ki kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili kararlar ilgili kurulunca verilir.Anılan kurulların üç üyesi Bakanlıkça konusunda yetkin kişilerden, iki üye YÖK tarafından seçilerek atanır.İstanbul kurulları daha önce dört adet iken bugün işlerin yoğunlaşması nedeni ile etkili çalışma olanağı olmadığı için büyük ölçüde dosya yığılması olduğundan kurul sayısı altıya çıkarılmıştır.İstanbul’da Bizans ve Osmanlı imparatorluklarının esas yerleşim yerleri olan Fatih,Eminönü ilçelerine ilişkin kararları ,alma yetkesi 4 no lu kurula verilmiştir.Hem sanat tarihi,hem i,ide arkeoloji için önemli olan bu kurulda kültür varlıklarının korunması ile ilgi kararlarda büyük yük altına giren bilim dallarından tek bir üye vardır.Kurulların unvanı içinde yer alan tabiat varlıkları ile alınacak kararlarda ne yazık ki konusu ile ilgili bir uzman yoktur. Kurulların işlevsel ve yapısal durumları ile ilgili olarak daha çok söylemde bulunabiliriz.Ancak diğer resmi kurumlarda da olduğu gibi bazı nedenlerden ötürü fazlaca irdelemeden ve eleştiriden kaçınacağız.
Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı olan İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü,ilgili kurulun kararı doğrultusunda,kazı yapılacak alana,yerin büyüklüğüne ve önemine göre bir veya birden çok uzman görevlendirir.Ancak,Müze Müdürlüğünün elinde bu tip kazılarda çalışacak uzman sayısı yetersizdir.Emekli olanların yerine bu alanda yetişecek kişilerin usta çırak ilişkisine girme fırsatı olmadan ,uzmanlaştırılmaya çalışılması,çoğunlukla olumlu neticeler oluşturmamaktadır.Burada sevinerek ifade edebiliriz ki yeni gelen genç arkeologların yetişmesi için Metro ve Marmaray kazıları bir atölye olacaktır.Şunu da kabul etmek gerekir ki Müzenin görevi sadece kent arkeolojine kazı yaparak katılmak değildir.Müzeci olarak görev yapan uzmanlarda,kazılardan gelen eserlerin envanter,koruma,sergileme çalışmalarını yaparak kent arkeolojisine önemli boyutlarda katkı sağlamaktadır.Ayrıca Müze uzmanlarının yerine getirmesi gereken görev çeşidinin en az 20 olduğunu söylersek,kent arkeologlarının sayınsıdaki azalma net olarak görülür.Ancak Müze içinde bir grup olarak örgütlenecek kent arkeologları mutlaka meslek içi eğitimden geçirilerek kent arkeolojisinin eğitimi için temel bilgileri almalılardır.
Ayni Bakanlığa bağlı Restorasyon ve konservasyon Müdürlüğü uzmanları kent arkeolojisinin içinde olmalıdır.Çünkü kentte bulunan anıt ve yapıların gerekli bakım onarımı bu kurumda görevli uzmanların belirleyeceği koşullarda yapılmalıdır.Ancak bu konuda yeterli uzman kadrosuna sahip olmayan yüklenici firmaların, sadece kar amacı ile girdikleri ihaleler sonucunda ; Kıztaşı (Marcianus) sutununda yapılan yanlış uygulamalar,bu konudan nasıl ders alınması gerektiğini göstermesi bakımından ilginçtir.Bu tip projelerin verileceği firmaların yapısı,esere bakış açısı .yeterliliği kanıtlanmış kadrolara sahip olup olmadığı ihaleden önce mutlaka araştırılmalı,hatır gönüle dayalı iş yaptırmanın geleceğe aktaracak anıt ve yapılarda önemli miktarda azalmalar oluşacaktır.
İl çevre Müdürlüklerince oluşturulan çevre değerlendirme raporlarının hazırlanmasında,Müzeden davet edilen arkeologlar kadar anılan Müdürlük kadrolarında enaz bir kent arkeoloğu veya ikinci kent arkeoloğunun sanat tarihi eğitimi almış olması göz önüne alınarak yer almalıdırlar.
İç işleri Bakanlığına bağlı güvenlik güçleri daha önceki yıllarda kent içinde yapılan kaçak kazılar bazı hallerde polis tarafından engellenebiliyordu.Ancak daha sonraki yıllarda,polis bu tip ihbarları genellikle ilgili belediyesine sevk etmektedir.Bununla ilgili bir örnek verecek olursak;Sirkeci’de tren garının biraz altında,tramvay raylarının ortasında,iş makinesı ile yapılan denetimsiz kazıda muhtemelen bu bölgede yer alan sahil surunun kırılarak tahrip olduğunu gördüm.Saat yaklaşık 18 suları idi.Belediyeyi aradım.Mavi masa’ya ulaşamadım.Polsi aradım.Onlar da belediyeyi aramamı tavsiye ettiler.İşi yaptıran zaten belediyeye bağlı bir kurumdu.Yapacak hiçbir şey bulamadım.O anda duyduğum çaresizliğin bir kent gerçeği olduğunu kabul etmek zorunda bırakıldım.
Belediyeler,İl ve ilçe belediyeleri…kent arkeolojisi içinde yer alan en önemli kurum.Aslında kentin gerçek koruyucusu, kültür ve tabiat varlıklarına yasal çerçevede sahip çıkması gereken kurum.beldenin sahibi olan her ne kadar seçimlerle yöneticileri,kurulları değişen bu kurum,kent için gereken planlamaları yaparak kentin,varolan kültür ve tabiat varlıkları ile kent arkeologları tarafından ortaya çıkarılan eserleri korumak ve sergilemek için gereken projeleri uygulamaktır.Daha önceki yıllarda belediyelerde bu bilincin oluşmadığı,gereksiz siyasi kaygılarla,plansız ve kaçak yapılaşma sonucu şehrin güzellikleri yok olmaktaydı.Ancak Metro projesi kapsamında yapılan çalışmalarda İstanbul Büyük Şehir Belediyesi‘in yaklaşımı kent arkeolojisi bakımından önemli bir gelişmedir.Kazılar sonucu ortaya çıkarılan batık Bizans tekneleri ile ilgili olarak bu alanda oluşturulacak kültür parkı pröjesi dahilinde bir Müze oluşturulması ile burada ortaya çıkarılan eserlerle ilgili sergilemenin yapılması için çalışmaların başlatılmasını talep etmiştir.Böylesine ihtisas konusu olan Müze projesini çizebilecek yetkin mimarların araştırılmasını istemiştir. Bu husus kent arkeolojisi bakımından önemli bir gelişmedir.Kapalıçarşı’nın,bugünkü döşeme taşlarının yapımı sırasında ogün kü ilçe belediyesinin daha önceki dönemlere ait altıgen döşeme taşlarını kent arkeologlarını nasıl devre dışı bırakarak söküp attıklarına şahit olunmuştur.Çıkarılan 5226 sayılı yasadan anladığım, kent içi kazılar Müzelerden alınarak,belediyelere devredilecektir.Bu kanımca kent arkeolojisinin sonu olacaktır.Artık denetimsiz kalacak il ve ilçe belediyeleri,kendi ruhsat verecekleri kazıları,sorunsuz mutemelen hiçbir şey bulmadan bitireceklerdir.Bugün için hizmet ürettiklerini sanacaklar,ancak bugün toplumda ve çevremizde kaybolan ve kayboldukça aradığımız ve kentin özelliklerini oluşturan değerleri aramak zorunda kalmazlar.Bu hususta ümid ederim yanılıyorumdur.
Üniversitelerin kent arkeolojisinde alacakları rol kentlerin geleceğini önemli ölçüde etkileyecektir.Özellikle;Mimarlık,İnşaat Mühendisliği fakülteleri ile Arkeoloji ve sanat tarihleri bölümünde kent arkeolojisi,eğitim programı içindeki yerini almalıdır.Bugün Arkeoloji ve sanat tarihi bölümlerinde,geleneksel boyuta ulaşmış pek fazla değişime uğramayan dersler okutulmaktadır.Örneğin;Prehistorya bölümünde prehistorik dönemler,protohistorya bölümünde bunu izleyen dönemler,klasik arkeoloji bölümünde arkaik den başlayarak Roma sonuna kadar,sanat tarihi bölümünde ise Bizans ve Osmanlı okutulmaktadır.Kent arkeolojisinde bu kadar dağınık bilgi yetersizdir.Bugün Yenikapı’da yapılan kazılarda,prehistorik tabakalara inilmiş,yaklaşık 58.000m2 lik alanın başka bir kısmında geç Roma yapılarına,Helenistik döneme ait buluntulara,Geç Bizans’a ait bir kiliseye,Osmanlı dönemine ait işliklerle birlikte çeşitli dönemlere ait buluntular ortaya çıkarılmıştır.Kent arkeolojisi kapsamında otaya çıkarılan bizi çoğu kez şaşırttı ise de fazlaca zorlamadı.Çünkü bu konuda kazandığımız deneyimler,kararlarımızda ve değerlendirmelerimizde bize yardımcı olmuştur.Kent arkeolojisinin gereklerinden biri olan mutlaka uzmanını bul ve çalış ilkesi de deneyim kazanmamızda etkili olmuştur.Şu anda bu kazılarda görev alan 40 serbest arkeolog,5 mimar,2 fotografçı,2 restoratör ,kent arkeolojisi deneyimini kazanmaktadır.
Ekibe katılan arkeologların ülkemizin çeşitli illerinde yer alan üniversitelerin arkeoloji bölümlerinden mezun olduktan sonra İstanbul’un bu eski limanını kazmaları ve yorumlamaları,kent arkeolojisi eğitini almadıkları için zor olmaktadır.Kent arkeolojisi kapsamında yapılan kazıların çoğunluğunun kurtarma kazısı kapsamında yapıldığı da göz ardı edilmemelidir.
Üniversitelerin ilgili bölümleri,uzmanlıkları alanına giren konularda,
bilgi aktarmada veya uygulamalarda kazılara dahil olmadır.Yenikapı kazılarında ortaya çıkararak tanımladığımız,Bizans dönemine ait batıkların çizim ve kaldırma işleri,Texas Üniversitesi ve İstanbul üniversitesinin ilgili bölümlerince yapılmaktadır.Prehistorik tabaka buluntularında İstanbul Üniversitesi Prehistorya bölüm Başkanı Prof.Dr.Mehmet Özdoğan’ın bilgi ve yorumuna başvurulmuştur.
Kent arkeolojisi antik bir kentin planının ne şekilde olduğuna bakmak değildir.Kent arkeolojisi,yaşayan bir kentin içinde veya altında bulunan,kentin tarihini belgeleyen eserleri,ortaya çıkarmak,belgelemek ve koruyarak gelecek nesillere aktarmaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder