ARKEOLOJİK KAZILARDA BULUNAN ESERLERE YAPILACAK OLAN KORUMA
VE ONARIM
1971 yılında, İstanbul Üniversitesi arkeoloji bölümü
öğrencisi iken katıldığım Keban projesi dahilinde yapılmakta olan, Tepecik ve
Tülintepe Höyükleri Kurtarma Kazıları’nda sistematik kazıların nasıl olacağını
öğrenme fırsatı buldum. Bir defa daha öğrencisi olmaktan gurur duyduğum hocam
Prof. Dr. Ufuk Esin’i rahmetle anıyor, Prof. Dr. Güven Arsebük’e de uzun
ömürler diliyorum. Kazının ikinci yılında atölye şefi olan Semih Yalçın’ın sınavlar
nedeniyle İstanbul’a gitmesinden sonra Ufuk Hocam atölye şefliğine benim
geçmemi istediğinde çok üzülmüştüm. Daha doğrusu ne yapacağımı bilmeden
sorumluluk almak beni korkutmuştu. Ancak hem Ufuk hem de Güven hocanın bana
yardımcı olacaklarını vaad etmeleri beni rahatlatmıştı. Ayrıca çanak çömlek
restorasyonunda İstanbul Merkez Laboratuarı’ndan Mehmet Bey’in olması bir takım
sorunları daha kolay çözmeme ve bir şeyleri öğrenmeme vesile oldu.
Keban’da Munzuroğlu köyü şartlarında atölye oluşturmak pek
kolay olmamıştı. Çünkü köyde elektrik yoktu. Atölye yerleşkesi içinde akan su
bulunmuyordu. Su kazı evinin önündeki göletten veya artezyenden kovalarla
taşınıyordu. Kazıdan gelen üzerinde açma isimleri yazılı kasalar içindeki
malzemeler öncelikle suda yıkanıp, fırçalanıp, kuruması için tahta masalara
seriliyor, sonra da açmalarına ve kotlarına göre toplanıyordu. İkinci önemli
aşama tasniftir. Bu çalışmada hangi malzemenin müzelik değerde hangisinin
etüdlük veya gömülecek değerde olduğu araştırılıyordu. Tasnif yapılan
malzemelerden gömülecek malzemenin dönemsel analizleri yapılıp istatistiksel
sayımları tamamlanıp kültür tabakasının saptanması için çalışmaları
tamamlandıktan, çuvalların içine tanıtım etiketleri ve günümüz paraları konulup
sonra gömülüyordu. Envanterlik (müzelik değerde) ve etüdlük eserler onarım ve
koruma yapılması gerekenler ayrıştırılıp tekrar işleme alınıyordu.
Bu ilkel ortamda durumun gerektirmesi doğrultusunda yapılan
çalışmalar hocalarımızın öğretisi olduğundan diğer konular gibi bu çalışmalar
fazla sorgulanmamıştım. Ancak kendim kazı yaptığım zaman atölye çalışmasının
kazıdan daha önemli olduğunu anladım. Aslında arkeolojik kazı yorum
yapabilmektir. Sadece kazmak ne olduğunu anlamadan bırakmak değildir. Daha
doğrusu kazı yapılan alanda daha önce yaşamış kişilerin kim oldukları, kaş
nesil yaşam olduğu, zengin mi fakirler mi, ne işlerle meşgul olmuşlar, ne
yemişler, hangi dine mensuplar, neye inanıyorlar, işte bunları bilebilmek
atölye çalışmaları sonucunda belli olur. Kazıyı yönetenlerde bu verilere
dayanarak yorum yapabilirler. Burada önemle üstünde durulması gereken bir nokta
var. Kazılarda elde edilen eserlerin restorasyon ve konservasyon çalışmaları ne
yazık ki sadece kazı atölyelerinde, çoğu da bu konuda yetkin olmayan öğrenciler
tarafından yapılmaktadır. Bu dahi sevindiricidir. Çünkü kazılardan gelen tüm
eserler müzlere teslim edilmektedir. Maalesef müzelerde bu eserlerin koruma ve
onarımını yapacak laboratuar ve konusunda eğitim almış kişiler yoktur. Bu
itibarla kazılarda yapılan atölye çalışmaları çok önemlidir. Bu nedenle kazı
atölyelerinde restorasyon ve konservasyon konularında eğitim almış kişilerin
çalıştırılması şarttır.
Kazılarda ortaya çıkarılan eserler yapılacak ön koruma ve
onarım işlemleri sırasında kimyasal maddelerle yapılan korumalardan ve
müdahalelerden kaçınılmalıdır. İlk anda başarılı sonuçlar verdiği görünen
kimyasallar uzun yıllar sonunda eserin yok olmasına dahi yol açmaktadır. Bu
nedenle özellikle maden eserlere yapılan işlemler mekanik temizleme bazında
kalmalıdır. Mekanik temizleme yapılacak eserler müzelik değerde olanlardan
değil daha çok etüdlük eserlerden seçilmelidir. Özellikle tarihleme yapmak için
elzem olan korozyona uğramış sikkelerin üstünde oluşan tabakanın örneğin
dikkatli şekilde bisturi ile kaldırılması yönünde olabilir. Cam eserler
bulunduğu ortama yakın bir ortamda saklanarak oluşacak yeni irizasyon
tabakalarının önlenmesi daha sonra koruma yapılmalarına geçilmesi eserin daha
sonraki yıllardan da daha sağlıklı olmasını sağlayacaktır. Keramik eserlerde, tüm
olanlarda yıkama ve temizleme çalışmalarından sonra daha kuru ortamlarda
paketlenip müzeye sevk edilmesi kısa sürede yapılmaktadır. Burada yapılacak
esas çalışma etüdlük eserler üzerinde olmalıdır. Çünkü bu malzemenin içinde
tümlenecek eserlerin parçalarının olmasıdır. Her eser tümlenmeli midir? Bu da
ayrıca tartışılacak konudur. Kanımca devrinin özelliklerini verecek
benzerlerinin az olması bu eserlerin restorasyonu için diğerlerine göre öncelik
almalıdır. Kazı sırasında daha önceden parçalanmış keramik esere ait parçalar
bir naylon torba içine konulur. Bunun bulunduğu açma ve kot yazılır. Bu tabii
ki tümleme çalışmak için onarıcıya kolaylık sağlar. Uygun yapıştırıcı ile yapıştırma aşamaları takip
edilerek yapıştırılır. Bunun zor olanı ise kendi içinde açmalara göre tasnif
edilecek malzemenin içinde tümlemeye uygun olacak parçaların binlerce parçanın
içinden seçilmesidir ki işte burası büyük sabır gerektirir. Daha doğrusu
tümlenebilecek parçaların saptanıp toplanarak kaybolmasının önlenmesidir.
Organik malzemelerde ahşap, bitkisel liflerden oluşan halat, kumaş, hasır vb.
ve hayvansal malzemeler olarak tanımlayacağımız fildişi, kemik, yün, deri gibi
malzemelerin koruma ve onarımı nasıl olmalıdır. bu malzemeler kazılardan çok
fazla elde edilemediği için bunlara yapılan müdahaleler genellikle su, alkollü
su içinde bekletmek ve bazılarına kimyasal eriyikler uygulanmaktadır. Yenikapı
kazılarında yoğun olarak elde edilen bu türde eserler üzerinde ülke olarak
bizimde çalışmamız gerektiğini göstermektedir. Bu itibarla özellikle
konservasyon çalışmalarında mutlaka kimyacıların ve taşınabilir kültür
varlıklarının onarım ve korunması konusunda eğitim veren üniversite
mezunlarının yer alması kaçınılmaz bir gerekliliktir.
Yenikapı kazıları, buluntuları itibarı ile çağın en önemli
kazılarından biridir. Kazı sorumluluğunda bulunduğum yıllarda atölye
yapılanmasının ne kadar önemli olduğunu bugüne yaptığım kazılardan öğrendiğim
için önce Marmaray kazısı için bir atölyenin nasıl olması gerektiği konusunda
bir kroki çizdim. Bu basit çizimi kazı mimarları Ebru ve Zeynep mimari proje
olarak Gama Nurol ve DHL yetkililerine ilettik. Alınan olumlu yanıt sonucu
uygulamaya geçildi. Prefabrik olarak inşa edilen yapı ortadan ikiye ayrıldı.
Güney bölümde işçilerin kaba temizlik yaptığı betondan dökülmüş suyu alttan
pimaşlarla bina dışına tahliye edilen yıkama yerleri ve muslukları ile
karşısında daha hassas malzemelerin temizleneceği aynı tarzda yıkama yerleri
oluşturuldu. Kuzey bölümünde sanat tarihçiler ve arkeologlardan oluşmuş bir
grup tasnif ve belgeleme çalışmalarını yapmaktaydı. Batı bölümü ise giyinme
yeri ve dolaplarına ayrıldı. Bu yapı Cuma günleri konusunda uzman kişilerin
kazı ekibini bilgilendirdiği seminer salonu olarak da kullanılıyordu. Ancak
buradaki eksiklik onarım ve koruma çalışmaları için burada yer kalmamasıydı.
Bunun için iki konteynır burada çalışacak iki restoratör ve konservatör için
ayrıldı. O günlerde halat saklama dolap ve havuzları projelendirildiği halde
yapılamamış ben kazıdan ayrıldıktan sonra yapıldığını öğrendim. Metro tarafında
ise daha sonra yine krokisini çizdiğim proje kazı mimarı M. Baki AYDIN
tarafından mimari çizime dönüştürülmüştür. Marmarayda eksik olan bölümler
buarda bir çatı altında toplanarak daha sonra yapılacak kazılara örnek olacak
bir atölye ortaya çıkarılmıştır. Bina içinde yıkama alanı, tasnif bölümü,
restorasyon odası, konservasyon odası yine Cuma günleri konferans salonu
gerektiği zaman geçici depo olan kısımları kapsıyordu. Bu toplantı salonu
kazımızı ziyaret eden kalabalık ziyaretçi gruplarına bilgi vermek için brifing
salonu olarak da kullanılıyordu. Sonuç olarak özellikle Anadolu’da yapılan
kazılarda gelen buluntular müze depolarında uzun yıllar kalacak ve herhangi bir
koruma önleminden yoksun kalacaklardır. Bu itibarla kazılardaki atölyelerde
yapılacak ilk müdahaleler önmelidir. Ümit edelim ki, istanbul’da bulunan
Restorasyon ve Konservasyon Merkez müdürlüğü gibi kurumların ülkemiz içinde en
az beş bölgesel merkezde daha oluşturularak küçük buluntuların koruma ve
onarımlarının yapılmasıdır.
Resim 1. Genel görünüm
Resim 2. Hazırlık bölümü
Resim 3. Yıkama
Resim 4. Malzeme seçim ve tasnif
odası
Resim 5. Ofis ve toplantı salonu
Resim 6. Yıkama planı
Resim 1. Genel görünüm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder